Daha Büyük Olmak Mı? Verimli – Karlı Olmak Mı?
Bu haber 7390 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.
Daha Büyük Olmak Mı? Verimli –
Karlı Olmak Mı?
Recep Ali Aksoylu/Perakende Danışmanı
Tipik
balıkçı köyündeki mütevazi balıkçıya özenip bir gün o balıkçı gibi mütevazi ve
huzurlu yaşama kavuşmayı hayal eden holding sahibinin hikayesini bilirsiniz,
onu anlatmayacağım. Daha önce eğitimlerimde veya bazı danışanlarıma paylaştığım
reklamcı A ile ortağı M’nin hikayesini anlatacağım. Hikaye dediysem,
gözlemlediğim ve bizzat kendilerinden dinlediğim iş modellerini.
1984’de yüksek lisans tezimi
hazırlarken tanışmıştım ortak olmanın ötesinde gerçek dost kalabilmeyi başarmış
iki duayen reklamcı ile. Reklam sektörünün o yıllardaki en önemli isimleri Eli
Acıman’dan Nail Keçili’ye, Süheyl Gürbaşkan’a, Pınar Kılıç’a, Yakup Barouh’a,
Yüksel Ünsal’a, Atilla Öğüt’e kadar neredeyse her birini bizzat tanıma,
söyleşide bulunma fırsatını edinmiştim. Demem o ki, bu iki ortağın reklam
şirketi, sektörün bu saydığım popüler isimlerinin şirketleri kadar büyük
değildi ama en az onlarınkiler kadar yaratıcı ve başarılı reklam kampanyaları
ortaya koyuyor, müşterilerine kazandırıyorlardı. En çok dikkatimi çeken de
hepsinden daha güçlü finansman yapısına sahip olmalarıydı.
Yüksek Lisans yaptığım
dönemlerde çift ana dal diye bir kavram yoktu. Ama ben bu modeli bilmeden buna
benzer bir durumu başarmıştım. İşletme Politikaları ve Organizasyon kürsüsünde
yüksek lisans eğitimimi sürdürürken Tahtakale’nin en önemli kırtasiye, hırdavat
firmalarından Adel – Ellialtı’da Satış Müdürü olarak aktif çalışıyordum. Fiilen
satış deneyimim var, esnaf çocuğuyum, lisans öğrenciliğimde medyada çalışmışım,
masterımı yönetim alanında yapıyorum, bitirme tezimi de reklamcılık alanında
hazırlarsam “marketing” nosyonunu da edinmiş olurum düşüncesiyle bitirme tezimi
de “reklam işletmeleri” konusunda özellikle almış ve hazırlamıştım.
Kırtasiye sezonunun durgun
mevsiminde tezimi hazırlamak için reklam sektörünün farklı mecralarında lider,
aktif, bilinir firmalarının hemen hepsi ile temas sağladım, gerekli sürelerde
gözlemde bulundum, anket çalışmamım dışında üst yönetimleriyle de geniş söyleşi
şansı edindim.
Bu ajanslardan biri de
Çemberlitaş’ta idi. Tezim için gerekli tüm veriyi aldıktan, yani not defterimi
kapattıktan sonra iki ortaktan Musevi kökenli olana sordum.
“Sektörü iyice tanıdığımı
düşünüyorum. Sizin mesleki açıdan potansiyelinizi değerlendirmediğiniz, bu
konuda çaba da göstermediğiniz kanaatindeyim. Ajansın mali yapısı da güçlü ama
siz de yeni müşteri edinmeye yönelik hiçbir çaba yok.”
Doğruladı beni ve ardından
özetle;
“Kullandığımız kapasite benim ve ortağımın bizzat kontrol edebildiği, hakim olabildiği ölçekte; işimizi çok iyi ve müşteri seçerek, müşteri ile bizzat yaşayarak, üstelik iyi karla yapıyoruz. Hepsinden önemlisi her akşam 17.45’de Eminönü’nden kalkan vapurla adaya evimize gidip, ailelerimizle yemeğimizi yiyebiliyor, yemek sonrası keyif de yapabiliyoruz” dedi.
Anlatmak istediğini iyice
kavrayıp kavrayamadığından emin olamadığı için olabilir, örneklerle de izah
etmişti.
Sektörün
Büyüğü Değil, Keyifle Para Kazananı, Üretenİ Olmak Marifet
“Bizimle çalışmak isteyen
hazırda müşteri adayları var. Ancak mevcut üretim ekibimiz portföyümüze yeni
bir müşteri daha almamız halinde mevcut müşterilerimize olan hizmetlerinde
eksiklik oluşturabilir. Bu duruma düşmemek adına yeni müşteriye hizmet için
kreatif ekibe takviye yapmamız gerekir. Bu kez de bu ekibin atıl – boş
kapasitesi oluşacağından başka yeni müşterilere ihtiyacımız olacak. O
müşterileri edinmek için mecburen müşteri temsilcisi kadrosu açmamız gerekecek.
Bu fasit daire bize daha çok muhasebe, şirket dışı takip işleri, idari işler
konuları yükleyeceğinden önce muhasebeye bir memur daha, sonra müdür, takip
işlerine yeni eleman ve şoförler, uzmanlar, grafikerler, art direktörler
istihdamını zorunlu kılacak. Büyüyen kapasitede atıl kapasitemiz oluşmaması
için de şimdiki fiyatlandırma politikamızdan rekabetçi fiyat politikasına
geçeceğimizden birim karlılıklarımız da düşecek. Hepsinden önemlisi de artacak
iş yükü, toplantılar, banka işleri vb. nedenlerle de biz artık her akşam 17.45
vapuruna binemeyecek duruma geleceğiz. Artacak müşteri sayımız nedeniyle şimdi
olduğu gibi müşterilerimizle sürekli sıcak iletişime zaman da kalmayacak.
Yenileri kazanma gayretindeyken yıllardır hizmet verdiğimiz, aile olduğumuz
müşterilerimizle aramıza mesafe girecek. Üstelik ciromuz birkaç misli artacak
olsa da birim karlılığımız düşeceğinden eskisinden çok daha fazla bir para da
kazanmış olmayacağız. Onun için biz sektörün büyüğü değil; huzurlu, keyifle
para kazananı ve yaşayanı olmayı tercih ediyoruz.”
Aradan 35 yıldan fazla geçti,
bu iki kurt reklamcıdan o gün aldığım ders hiç aklımdan çıkmadı. Kurumlara eğitici
olduğumda da hep örnekledim, anlattım. Lütfen A’nın ders niteliğinde, size de
ışık olacak cümlelerini bir kez daha sindirerek okuyun.
Girişte söylememiş olabilirim
bu yazı biraz uzun olacak diye. Aslında bu yazı ders notum; zoom üzerinden
katıldığım bir programda “kurumsallaşma, franchise, strateji tayını” konusunda
irticalen anlattıklarımın yazıya aktarılmış hali.
Onun için konuyu pekiştirmek
adına biraz daha detaylandıracağım. Eğer bir işletmeniz var ve belli bir
aşamaya geldiğinizi düşünüyorsanız, özellikle okumanızı önereceğim.
Mevcut
İşinizde İyi Bir Seviyeye Geldiğinizi Düşündüğünüzde
Mevcut firma pazarın
boşlukları, olgunlaşması, işverenin performansı gibi farklı nedenlerle
sektöründe, lokasyonunda başarısını ortaya koyup bir üst kategoriye çıkma, daha
büyük organizasyona – yapılanmaya geçebilme noktasına geldiğinde patronajın
özellikle bir konuda çok sağlıklı karar vermesi gerekir.
Kendi kendimize her şeye (satın
alma, stoklama, satış, müşteri, sevk, hesap vb.) yetebildiğimiz bu ölçekte
kalıp işimizi daha büyütmeden verimliliği, karlılığı artırma konusuna mı
odaklanalım?
Yoksa...
Yakaladığımız ivmeyi sürdürüp her açıdan büyüyerek; yeni ürün veya hizmetler geliştirerek, yeni şubeler, birimler oluşturarak büyük ciro ve kar hedeflerini mi yakalayalım?
Girişte yüksek lisans
öğrenciliğim dönemimden verdiğim örnekte bu aşamaya gelmiş reklam şirketi,
genişlemeyi değil verimlilik yoluyla karlılığını sürdürme tercihinde
bulunmuştu. Örnek güzeldi, doğruydu ama her işveren, patron için mutlaka
öneremeyiz. Öyle olsa teknolojik yenilikler, gelişmeler olmaz; global arenada
yer edinebilmeniz olanaksıza yakın olur, bazen de pazarın size altın tepsi de
sunmuş olduğu fırsatı tepmiş olursunuz.
Onun için her bir seçeneği
kendi özelinde, iç ve dış koşullarını bir arada değerlendirmek gerekiyor.
Burada sayfalarca “Durumsallık Analizini” izah etmek yerine farazi bir iş
kolundan, örnekleyerek konuyu pekiştirebileceğimi düşünüyorum.
Bulunduğunuz kentin bir
semtinde gıda perakendeciliği ile başladığınız işinizi; bir müddet sonra işe,
sektöre hakim olmanız, zaman kavramına takılmayan çalışkanlığınız, ana
üreticilerin bir çoğunu da tanımış olmanızı da değerlendirerek gıda
toptancılığına geçerek sürdürdünüz. Başarılı da oldunuz. Performansınız,
tedarikçilere ödemelerinizdeki hassasiyetiniz, müşterilerinize olan saygı ve
samimiyetiniz üretici firmaların da dikkatini çekti; sizi kritik ürünlerde,
fiyat geçişlerinde de korudular, desteklediler. Ama siz gıda malzemeleri depo –
toptancılığında bölgenizde lider olarak kalıp, verimliği artırmaya odaklanmak
yerine faaliyet alanınıza marketçiliği de dahil ederek yatay genişlemeyi,
hacimsel büyümeyi tercih ettiniz. Bu tercihte, bu yönde karar alınmasında
elbette birçok parametre etkili olmuştur.
Karar
Öncesinde Tüm Parametreleri Tartmalı
Birincisi tedarikçiler yanında
lokasyondaki toplu tüketim müşteri grupları üzerinde saygınlık sağlamış, diğer
gereksinimlerini de temin edebilme avantajına sahip olabilmenin verdiği
cesaretle yakalanmış ticari ivme, artık ailenin yeni kuşaklarının da işe dahil
olmasıyla aileyi daha büyük hedefler-pazarlar için yüreklendirmiş, potansiyeli
kullanma, değerlendirme arzusunu ortaya koymuştur.
Diğeri ise -belki daha da
önemlisi- ülkede, pazarda değişen dinamikler ve konjonktürün etkisidir. Her
köşe başındaki küçük perakendeciler yerine daha çok ürünün bir arada satıldığı,
tüketicinin de tercih ettiği satış ortamları; marka olabilmenin, çok
büyüyebilmenin ana formülü olarak gözükmektedir.
Esasta enflasyonun düştüğü,
düşme eğiliminde olduğu ekonomilerde sık fiyat geçişleri olmadığından özellikle
toptancı kesim için yüksek “tedarik - stok kazançları” yerine işletmelerin
performansları kararların alınmasında etkili olur.
Pazarda kırıcı rekabetin yoğunlaşması, tahsilat zorlukları, kredili satışların işletmeye yüklediği – yükleyeceği riskler, hedef müşterilerin değişen, gelişen talepleri ve çoğu iş kollarında “markalı zincir market” modeli iş yerlerinin rağbet görüyor olması, sıcak kasa, emtiaya değil günümüzde belirleyici olan rafa – müşteriye yakın ve hakim olma faktörü kararların bu yönde alınmasına etkili olmaktadır. Örneği gıdadan verdim ama siz tekstilden otomotive, hırdavata, elektroniğe birebir uyarlayabilirsiniz.
Örneklediğim gıda işletmesi de
o güne kadar yakaladığı ticari ivmeyi sürdürmek, kapital birikimini ve
potansiyeli değerlendirmek ve de mali açıdan daha risksiz büyüme vaat
edebildiğinden doğru bir kararla faaliyetlerini paralel bir alana genişletmeyi
doğru bulmuştur. Yani yazımın başında sunduğum ikinci seçeneği tercih edip
yoluna daha geniş kulvarda devam etmeyi benimsemiştir.
Yatay
Genişleme Potansiyeli Cazip Gözükse de
Ancak, ikinci seçenek yeni
stratejik kararlar alma arifesine gelmiş firmalar için cazip gözükse de mutlak
başarı bu genişlemeye uygun yapılanma (kadrolaşma, nitelikli – yetkin personel,
otomasyon, profesyonel destek vb.) ile mümkündür.
Kadrolaşma (gelişime paralel
olarak organizasyon şemasının kutuları süreçte doldurulmalı) elbette
maliyettir, ancak daha üst segmentte, daha çok sayıda ve farklı karakterlerde
tüketici ve tüketici adaylarıyla muhatap olunacak iş kollarında verimli ve
kayıpsız çalışmak için zarurettir. Artık genişlemeden, yeni boyuta geçmeden
önceki süreçte olduğu gibi işverenin kendisi dahil ilk çekirdek kadro ile tüm
işletme fonksiyonlarının başarıyla ve gereğince sağlanması mümkün değildir. Hem
de birçok açıdan. Başarıyla faaliyeti sürdürebilmek işi iyi tanıyıp
tanımlayarak doğru seçilmiş kişilere, iyi görev tanımları da yapılarak yetki ve
sorumluluk göçerilerek, teknolojiden azami boyutta yararlanmakla, eğitim ve
denetimleri fiilen uygulamakla, yeniliklere kolayca adapte olabilecek esnek yapıya
sahip olmakla mümkündür.
Gelenekçi
Anlayış Terk Edilemeyecekse
Gelinen aşamada en çok
karşılaşılan ve üzerinde durulması gereken problem de öteden beri gelen
ahbap-çavuş ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı personelin varlığı, anlayışın hakim
olmasıdır. Eski gelenekselci karakterdeki aileden olmuş gibi olan “eskiler”
yeni süreçte belli vasıflara sahip oldukları için istihdam edilen “profesyonel
kadrolara” mesafeli olmaları bir yana ayrıcalıklarını (patrona yakın olma –
vazgeçilmez olma) kaybetme endişesi ile yenileri tökezletme eğilimleri,
yeniliklere – teknolojiye açık olmamaları nedeniyle işletmenin kurumsallaşması
yolunda en önemli engeldir.
Elbette bu ifade büyüme
sürecine girildiyse eski çalışanlar göz ardı edilmeli anlamına gelmez,
gelmemeli de. Zira ağırlıklı kurumlarda reorganizasyon süreçlerini yürütmüş bir
profesyonel olarak çok kez eski personeli yeni duruma adapte etmeyi başararak
kuruma – sektöre dair
birikiminden yararlanmayı tercih etmiş, başarmışımdır. Görev ve sorumlulukların
göçerildiği kurumsal yapı içerisinde, takımın bir bireyi olabilecek yetkin her
çalışandan azamı yararlanılmalı, görevlerini sürdürmelidirler. Dikkat edilecek
detay yetki ve sorumluluklarının tayını, hiyerarşi deki konumlarının net
belirlenmiş ve belirtilmiş olmasıdır.
Yatay büyüme, potansiyelin ve
fırsatların değerlendirilmesi için öncelikle alt yapının (en basitinden
kurallar silsilesinin, tanımların net yapılmış olması; kontrol ve planlama
sistemlerinin kurulmuş, faaliyet konusuna uygun muhasebe, satış, sevk ve stok kontrol
programlarının geliştirilmiş olması) hazır olması ve işi görecek nitelik ve
sayıda personelin istihdamı gereklidir.
Personel yetersizliği (nitelik – kalite ve sayısal olarak) direkt satış, iş kaybıdır. Sabit giderler, satışlar düşük seyretse de değişmemekte ve bütçe negatif sonuç vermektedir. Günümüzde neredeyse tüm iş kollarında nitelikli, niteliksiz istihdam sıkıntısını had safhadadır. Ancak bunun ardına saklanmak, işletmeyi mali ve pazarı açısından seviyesini düşürtmek yerine klasik yöntemlerin dışına çıkarak istihdam eksikliğinin giderilememesinde yeni politikalar geliştirilmelidir.
İstihdamın temininde güçlük
çekilmesinde kurum bazlı bazı nedenler de olabilir. Ücret yetersizliği, çalışma
saat ve koşulları, iş yeri huzuru, kariyer endişesi, eski personellerin
yorumları, iş kolunun farklılık ve zorluğu, ulaşım gibi nedenleri
çoğaltabiliriz de.
Kuruma özel nedenleri bir
tarafa bırakacak olursak da ülke eğitim, iş dünyası politikalarımıza bağlı
olarak faaliyet gösterilen alanda nitelikli, yetişmiş özellikle ara eleman
sıkıntısının olabileceğini hep aklımızın bir tarafında tutuyoruz.
Anayasaları
Olan İşletmeler Yarınlara Kalabiliyor
Nitelikli sayılabilecek iş
görenler ücretleri bazen daha az olsa da, çalışma koşulları daha en uygun olan
ulusal, mümkünse global boyutlu işletmeleri tercih etmektedirler. Kurumsallaşma
yolundaki işletmeler nitelikli pozisyonları için çoğunlukla ulusal ölçekli
işletmelerden farklı nedenlerle iş dışına çıkarılmış personelleri (emeklilik
haricinde uyumsuzluk, yetersizlik, gelişememe gibi nedenler dışında bu
zincirlerden personel ayrılmamakta) istihdam ederek faaliyetlerini
sürdürebilmektedirler.
Bu realite karşısında
niteliklisini bulacağız diye eksik istihdamla satış ya da üretim kaybına neden
olmaktansa ışık, umut veren eğitimli, algısı yüksek, temsil kabiliyetli az
deneyimlileri belli aralıklarla istihdam ederek, eğitmek suretiyle norm
kadroları tamamlamak gerekiyor. Hatta yedekleyerek de.
Aile işletmelerinde
kurumsallaşma; verimlilik, büyüme ve genişleme için zarurettir. Ama öncelikle
buna hazır olmak ve gereklerini tamamlamak şarttır. Kolay değildir, başarılırsa
kurum yarınlara, sonraki kuşaklara kalabilir ve başarıyla sürer. Bunun ilk
adımı da net ve kararlı olmak, kurumun hedef ve ömrü ile ilgili öngörüleri belirlemiş
olmak, tüm bunların ışığında kurumun anayasasını hazırlamaktır.
Recep Ali Aksoylu / Kadıköy/ 2021.10.20
(Seminer
notlarımdan özetlenmiş, 7 Kasım 2021’de yeniden düzenlenmiştir. RAA)
ÖNERİLEN HABERLER
Köklü Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kürlek: “Bereke...
Türkiye’nin lezzet ödüllü zeytinyağı firması Köklü Zeytincilik, 19-23 Ekim tarihleri arasında Fransa’nın Paris şehrind...
Çalışan Ayrımcılığı Artış Gösteriyor Perakende Sektö...
2009 yılından bu yana, etik ilke ve değerlerin korunmasına yönelik kurumsal danışmanlık ve eğitim hizmetleriyle, etik ...
Sial Paris’te Keskinoğlu Standına Yoğun İlgi!
2024 yılının ilk 9 ayında 26 ülkeye ihracat gerçekleştiren Keskinoğlu, Fransa’nın başkenti Paris’te iki yılda bir düze...
Derin Öğrenme, 2024 Alışveriş Sezonunda Perakendecil...
EMEA bölgesinde RTB House verilerine göre, Derin Öğrenme teknolojisi perakende sektöründe geçtiğimiz yılın aynı dönemi...
EBRD ve A101 Türkiye'de Perakendenin Güçlerini Birle...
A101’e verilen 200 milyon ABD doları tutarındaki kredi, yeşil dönüşümü ve yeni mağaza yatırımlarını destekliyor.Türkiye...
İrlanda Market Satışları Son Dört Haftada Okula Dönü...
Kantar'a göre İrlanda'da bakkal satışları, hanelerin sonbahar ve okula dönüş rutinleri olan okul öğle ve akşam yemekle...
22.”Bayim Olur musun “Franchising Fuarı” Kapılarını ...
Markalar ve girişimcileri buluşturan 22. "Bayim Olur Musun?" Franchising & Markalı Bayilik Fuarı, kapılarını ...
YAZARLAR
-
Editör
Evidea mağazalarında yöneticiler sahaya iniyor, “Mağ... -
M. Sabri Danabaş
Ahold Delhaize'nin Profi Rom Food'u Devralması Onayl... -
Ş. Hakan Sönmez
İnsan Kaynakları Yöneticilerinin Görevleri -
Kemal Tanıl
2024 e girerken perakende için 2023 ne getirdi ne gö... -
Recep Ali Aksoylu
Çaycılığımızda Ayağımıza Kurşun Sıkmaya Devam Mı! -
Gülçin Şafak
Markanın Sessiz Kahramanları
Video Galeri
Evidea mağazalarında yöneticiler sahaya iniyor, “Mağ...
“1 Numaralı Markalar” ödülleri sahiplerini buldu
Boyner’de Üst Düzey Atama: Orçun Kızıldağ, Kategori ...
Dardanel, Yunanistan'da yeni Sushi fabrikasını açtı,...
Perakende sektörü temsilcileri Logo Yazılım etkinliğ...
Palandöken, “Zorunlu Trafik Sigortası Fiyatları Aras...
Ahold Delhaize'nin Profi Rom Food'u Devralması Onayl...
Zeytin Atıklarından Deri: Oleago
Hayat Kimya’ya üst düzey atama: şirketin Türkiye faa...
Anadolubank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Bahar U...
- Özdilekteyim Bi Tıkla Artık Cepte!
- Büyüme aşamasındaki girişimcilere destek olan ScaleUp progra...
- Uluslararası Standartlar Organizasyonu, Dünya Arı Ürünleri S...
- AVM’ler Müşterilerinin Yüzünü Param Kart’lar ile Güldürüyor!
- TPF Heyeti İş Ortakları Ziyaretlerine Devam Ediyor!.
- Hizmet yönetimi sektöründe teknoloji devrimi.
- Amazon Prime Türkiye’de!
- Amazon.com.tr’de yaz heyecanı başladı!
- Tetra Avrasya Ambalaj Fuarı’na Damga Vurdu.
- Perakende müşterisi sürdürülebilirlik bekliyor.
- MediaMarkt Türkiye’nin 73’üncü mağazası Diyarbakırlılardan b...
- ikas Pazaryeri Entegrasyonu e-ticarette pazaryeri yönetimini...
- Gastronometro, Genç Şeflerin Yarışmasına Ev Sahipliği Yaptı!...
- Pozitera’yla Perakende Sektöründe Yeni Açılımlar,Yeni Ufukla...
- Pritt 50. Yılını Kutladı.