22 Mart Dünya Su Günü, hızla artan çevresel etkenler nedeniyle her zamankinden daha önemli bir gündem oluşturuyor. Pınar Su Genel Müdürü Hüseyin Karamehmetoğlu, Dünya Su Günü’nün önemine dikkat çekerek, her bir damla suyun sorumluluğunu alarak yatırımlarına yön verdiklerini belirtiyor.

Dünya ülkelerinin giderek artan temiz su sorununa dikkat çekmek ve su kaynaklarının korunmasını sağlamak için gerçekleştirilen “Dünya Su Günü” her yıl daha da anlamlı hale geliyor. 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü’nde küresel ölçekte 700 milyon insanın 2030 yılına kadar yoğun su kıtlığı yaşamaması için atılan adımlar değerlendiriliyor. İklim değişikliği ve çölleşme sorunları ile karşı karşıya olan ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Ulusal düzeyde satış yapan büyük firmalar içerisinde yüzde 100 Türk sermayeli tek içecek şirketi olan Pınar Su, Türkiye’de su tasarrufuna dikkat çekmek ve herkesin yaşamını daha sağlıklı şartlarda sürdürebilmesi için birçok adım atıyor. 

İnsanların sağlıklı, temiz, hijyenik şartlarda suya erişimi için çalıştıklarına dikkat çeken Pınar Su Genel Müdürü Hüseyin Karamehmetoğlu; “Nüfusun yaklaşık üçte ikisi olan 4 milyar civarında insan, yılın en az bir ayında şiddetli su kıtlığı yaşıyor. Pınar Su olarak, dünya üzerindeki içilebilir her bir damla suyun önemini ve sorumluluğunu alarak yatırımlarımıza yön veriyoruz. Üretim hatlarında gerçekleştirilen otomasyona dayalı uygulamalarla atık su miktarını Aydın Bozdoğan Tesisleri’mizde yüzde 19, Sakarya Tesisleri’mizde yüzde 16 oranında azalttık. Tedarikçilerimizin denetlenmesi, gelişimi ve iyileştirilmesi için görev ve sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getiriyoruz. Ürünlerimizde yaptığımız iyileştirmelerle doğal kaynakların etkin ve verimli kullanımını odak noktamıza alıyoruz” dedi.

Yıllık 2.5 Milyar Bardaktan Fazla Pınar Su Tüketildi

Pınar Su’yun 2018 yılında gerçekleştirdiği toplam yatırım harcamasının 17,5 milyon TL’ye ulaştığını dile getiren Karamehmetoğlu; “Sektördeki 35 yıllık deneyimimiz, proaktif yönetim anlayışımız, hızlı pozisyon alabilme kabiliyetimiz ve güçlü sermaye yapımızla 2018 yılında 234,2 milyon TL net satış rakamına ulaştık ve yüzde 18 büyüme kaydettik. Geçtiğimiz yıl toplamda yıllık 2.5 milyar bardaktan fazla Pınar Su tüketildi. 2019’da ise Uludağ Tesisleri’mizde enerji verimliliğinde artış sağlayacak, Hendek Tesisleri’mizde ise Endüstri 4.0 alt yapısını güçlendirecek otomasyon projeleri ile verimliliği pozitif yönde etkileyecek yatırımlar planlıyoruz” şeklinde konuştu. 

3 Milyon Kilogram Pet Geri Kazandırıldı

Pınar Su Genel Müdürü Hüseyin Karamehmetoğlu; Pınar Su’yun Amerikan Ulusal Sanitasyon Kurulu’ndan (NSF) yeterlilik belgesi alıp kalitesini tescilleyen ilk Türk içecek markası olduğunu belirtti. Karamehmetoğlu sözlerini şöyle sürdürdü. “Kontrolsüz su tüketimi gibi sebeplerle tehdit altında olan bir gelecek, özellikle su zengini olmayan Türkiye gibi ülkeleri yakından etkileyecek. Su kaynaklarının etkin bir şekilde korunması ve kullanılması hususlarında Pınar Su olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. 2 milyon ton üretim kapasitesi ve 400’den fazla bayimiz ile Türkiye’nin yanı sıra 20 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sahip olduğumuz Ar-Ge ve laboratuvar imkanlarıyla, kaynaktan doluma üretimin her aşamasında fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik testlerden geçirerek tüketiciye sunuyoruz. Bardak su ürününde yaptığımız iyileştirmelerle ambalaj tüketimini ve streç kullanımını azalttık ve karton ambalaj kullanımını düşürdük. Ambalaj atıklarının geri toplanması ve değerlendirilmesi noktasında kurucu üyelerinden olduğumuz Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ile çalışıyoruz.  

Son 8 yılda ambalaj Ar-Ge çalışmaları başta olmak üzere üretim alt yapımıza yaptığımız yeni teknolojik  yatırımlar, karbon ayak izimizin birim başına ağırlığını oldukça düşürdü ve hem birim başına üretimde hem de birim başına taşımada çevreye olan etki oldukça azaltıldı. 2016’dan 2017’ye %13,5, 2017’den 2018’e %1,5 olarak karbon emisyon değerimiz ton/ürün başına azaltıldı. 2010 baz yılı dikkate alındığında ise 2018 yılında karbon emisyon değerimizin ton/ürün başına yaklaşık %35 azaldığını görüyoruz.’’